1.3 Ders 1
Sertifika: |
Linux Temelleri |
---|---|
Sürüm: |
1.6 |
Başlık: |
1 Linux Topluluğu ve Açık Kaynakta Kariyer |
Amaç: |
1.3 Açık Kaynak Yazılım ve Lisanslama |
Ders: |
1 / 1 |
Giriş
Özgür yazılım ve açık kaynak yazılım terimleri yaygın olarak kullanılsa da, hâlâ anlamları hakkında bazı yanlış anlamalar vardır. Özellikle “özgürlük” kavramının daha yakından incelenmesi gerekmektedir. İki terimin tanımıyla başlayalım.
Ögür ve Açık Kaynak Yazılımın Tanımı
Özgür Yazılımın Ölçütleri
Öncelikle, özgür yazılım bağlamındaki “özgür” kavramının aynı zamanda ücretsiz olmayla bir ilgisi yoktur. Ya da, Özgür Yazılım Vakfı'nın (FSF) kurucusu Richard Stallman’in kısaca ifade ettiği şekilde:
"Konsepti anlamak için, bir ücret değil, özgürlük
düşünmelisiniz, "`ücretsiz bira`"daki gibi değil "`ifade özgürlüğü`"nde olduğu gibi. — Richard Stallman, Özgür yazılım nedir?
Yazılım için ücret ödemeniz gereksin ya da gerekmesin, özgür yazılımı oluşturan dört ölçüt vardır. Richard Stallman bu ölçütleri, sayımına sıfırdan başladığı “dört temel özgürlük” olarak tanımlar:
-
“Programı dilediğiniz gibi, herhangi bir amaç için çalıştırma özgürlüğü (özgürlük 0).”
Yazılımın nerede, nasıl ve hangi amaçla kullanılacağı önceden belirlenemez veya kısıtlanamaz.
-
“Sizin istediğiniz şekilde işlem yapması için programın nasıl çalıştığını inceleme ve değiştirme özgürlüğü (özgürlük 1). Kaynak koduna erişim bunun için bir ön koşuldur.”
Herkes yazılımı kendi fikir ve ihtiyaçlarına göre değiştirebilir. Bu da, sözümona kaynak kodun, yani bir yazılımı oluşturan tüm dosyaların, programcılar tarafından okunabilecek bir biçimde mevcut olması gerektiğini varsayar. Ve elbette bu hak, tek bir özellik eklemek isteyebilecek tek bir kullanıcı için olduğu gibi akıllı telefon işletim sistemleri veya yönlendirici aygıt yazılımı gibi karmaşık sistemler oluşturan yazılım şirketleri için de geçerlidir.
-
“Başkalarına yardım edebilmeniz için kopyaları yeniden dağıtma özgürlüğü (özgürlük 2).”
Bu özgürlük, her kullanıcıyı yazılımı başkalarıyla paylaşmaya açıkça teşvik eder. Bu özgürlük bu sebeple, bu özgürlükler temelinde, yazılımı herkesin yararına daha da geliştiren ve iyileştiren, mümkün olan en geniş dağıtım ve dolayısıyla mümkün olan en geniş kullanıcı ve geliştirici topluluğu meselesidir.
-
“Üzerinde değişiklik yapılmış sürümlerinizin kopyalarını başkalarına dağıtma özgürlüğü (özgürlük 3). Bunu yaparak, tüm topluluğa değişikliklerinizden yararlanma şansı verebilirsiniz. Kaynak koduna erişim bunun için bir ön koşuldur.”
Bu sadece özgür yazılımın dağıtımıyla ilgili değil, aynı zamanda değiştirilmiş özgür yazılımın dağıtımıyla da ilgilidir. Özgür yazılımda değişiklik yapan herkes, değişiklikleri başkalarının kullanımına sunma hakkına sahiptir. Bunu yaparlarsa, bunu da özgürce yapmakla yükümlüdürler, yani yazılımı dağıtırken, değiştirmiş veya genişletmiş olsalar bile orijinal özgürlükleri kısıtlamamalıdırlar. Örneğin, bir geliştirici grubu, belirli bir yazılımın gidişatı hakkında asıl geliştiricilerden farklı fikirlere sahipse, kendi geliştirme dallarıını (çatal olarak adlandırılır) ayırabilir ve yeni bir proje olarak devam ettirebilir. Ancak, elbette, bu özgürlüklerle bağlantılı tüm yükümlülükler devam etmektedir.
Şu kadar ki, özgürlük fikrine yapılan vurgu, her özgürlük hareketinin bir şeylere, yani buradaki durumda, varsayılan özgürlükleri bastıran, yazılımı mülk olarak gören ve onu kilit altında tutmak isteyen birilerine karşı olması bakımından tutarlıdır. Özgür yazılımın aksine, bu tür yazılımlara sahipli denir.
Açık Kaynak Yazılım ve Özgür Yazılım
Birçokları için özgür yazılım ve açık kaynak yazılım eşanlamlıdır. Özgür ve Açık Kaynak Yazılım için sık kullanılan FOSS kısaltması bu özelliği vurgular. Ücretsiz/Özgür ve Açık Kaynak Yazılım anlamındaki FLOSS, İngilizce dışındaki diğer diller için de açıkça özgürlük fikrini vurgulayan bir başka popüler terimdir. Bununla birlikte, her iki terimin kökeni ve gelişimi göz önüne alındığında, bir ayrım yapmak faydalı olacaktır.
Özgür yazılım terimi, açıklanan dört özgürlüğün tanımıyla birlikte, Richard Stallman’a ve 1985’te Linux’un ortaya çıkışından yaklaşık 10 yıl önce onun tarafından kurulan GNU projesine kadar uzanır. “GNU Unix değildir” adı, niyetini göz açıp kapayıncaya kadar açıklar: GNU, teknik olarak ikna edici bir çözüm olan Unix işletim sistemini sıfırdan yazmak, onu herkesin kullanımına sunmak ve herkesin katkısıyla sürekli geliştirmek için bir girişim olarak başladı. Kaynak kodunun açıklığı bunun için yalnızca teknik ve organizasyonel bir gereklilikti, ancak özünde özgür yazılım hareketi hâlâ toplumsal ve siyasal, hatta kimilerine göre ideolojik bir harekettir.
Linux’un başarısı, İnternet’in ortak çalışma olanakları ve bu yeni yazılım evreninde ortaya çıkan binlerce proje ve şirketle birlikte, toplumsal yön giderek arka plana çekildi. Kaynak kodunun açıklığı, teknik bir gereklilikten tanımlayıcı bir özelliğe dönüştü: kaynak kodu görünür görünmez, yazılım “açık kaynak” olarak kabul edildi. Toplumsal güdüler, yazılım geliştirmede daha faydacı bir yaklaşıma yol açtı.
Özgür yazılım ve açık kaynak yazılım, aynı yöntemlerle aynı şey üzerinde ve dünya çapındaki bireyler, projeler ve şirketler topluluğu içinde çalışır. Ancak biri toplumsal, diğeri faydacı-teknik olmak üzere farklı yönlerden bir araya geldikleri için bazen çatışmalar olur. Bu çatışmalar, ortak çalışmanın sonuçları her iki hareketin asıl hedeflerine uymadığında ortaya çıkar. Bu, özellikle bir yazılım, kaynaklarını açığa çıkardığında, ancak aynı anda özgür yazılımın dört özgürlüğüne saygı göstermediğinde, örneğin açıklama, değişiklik veya diğer yazılım bileşenleriyle bağlantılarla ilgili kısıtlamalar olduğunda meydana gelir.
Yazılımın sahibi olduğu lisans, o yazılımın kullanım, dağıtım ve değişiklikle ilgili olarak hangi koşullara tabi olduğunu belirler. Ve gereksinimler ve gerekçeler çok farklı olabileceğinden, FOSS alanında sayısız farklı lisans ortaya çıkmıştır. Özgür yazılım hareketinin çok daha kökten yaklaşımı nedeniyle, birçok açık kaynak lisansını “özgür” olarak tanımaması ve bu nedenle onları reddetmesi şaşırtıcı değildir. Aksine, çok daha faydacı olan açık kaynak yaklaşımında bu pek mümkün değildir.
Gerçekten çok karmaşık olan lisanslar konusuna kısaca bir göz atalım.
Lisanslar
Bir buzdolabı veya arabanın aksine, yazılım maddi değil, dijital bir üründür. Bu nedenle, bir şirket böyle bir ürünün mülkiyetini satıp ve maddi mülkiyeti değiştirerek fiilen devredemez, bunun yerine, kullanım haklarını o ürüne devreder ve kullanıcı sözleşmeye bağlı olarak bu kullanım haklarını kabul eder. Bunların hangi kullanım hakları olduğu ve hepsinden önemlisi olmadığı yazılım lisansında kayıtlıdır ve böylece burada yer alan düzenlemelerin ne kadar önemli olduğu anlaşılır hale gelmektedir.
Microsoft veya SAP gibi büyük sahipli yazılım satıcılarının kendi ürünleri için özel hazırlanmış kendi lisansları olsa da, özgür ve açık kaynak yazılım savunucuları en başından beri lisanslarının netliği ve genel geçerliliği için çabaladılar, çünkü sonuçta, her kullanıcı bunları anlamalı ve gerekirse kendi geliştirmeleri için kullanmalıdır.
Bununla birlikte, çok fazla özel ister ve uluslararası olarak her zaman uyumlu olmayan yasal mutabakatlar bunun önünde durduğundan, bu sadelik idealine pek ulaşılamayacağı gizlenmemelidir. Sadece bir örnek vermek gerekirse: Alman ve Amerikan telif hakkı yasaları temelde farklıdır. Alman hukukuna göre, eserin fikri mülkiyetine sahip olan eser sahibi (daha doğrusu: Urheber) tek bir kişi olabilir. Eser sahibi, eserinin kullanılmasına izin verebilirken, sahipliğini devredemez veya ondan vazgeçemez. Bu durumlardan ikincisi, Amerikan yasalarına yabancıdır. Burada da bir eser sahibi vardır (ancak bu kişi aynı zamanda bir şirket veya kurum da olabilir), ancak eser sahibinin sadece eserinden faydalanma hakları vardır ve bunları kısmen veya tamamen devredebilir, dolayısıyla da kendini eserinden tamamen koparabilir. Uluslararası geçerliliği olan bir lisans, farklı mevzuatlara göre yorumlanmalıdır.
Bu farklılıkların sonucu olarak çok sayıda ve bazen çok farklı FOSS lisansları ortaya çıkmıştır. Daha da kötüsü, bir lisansın farklı sürümleri veya lisansların bir karışımı (bir proje içinde veya birden fazla projeyi bağlarken bile) karışıklığa ve hatta yasal anlaşmazlıklara neden olabilir.
Hem özgür yazılımın temsilcileri hem de açıkça ekonomik yönelimli açık kaynak hareketinin savunucuları, günümüzde yazılım lisanslarının ilkelerine göre ifade edilmesinden kararlı bir şekilde sorumlu olan ve üyelerini bunların uygulanmasında destekleyen kendi organizasyonlarını kurdular.
Copyleft
Daha önce bahsedilen Özgür Yazılım Vakfı (FSF), GNU Genel Kamu Lisansını (GPL) özgür yazılım için en önemli lisanslardan biri olarak ortaya koymuştur ve bu da birçok proje tarafından kullanılmaktadır; ör. Linux çekirdeği. Buna ek olarak duruma özel özelleştirmelere sahip lisanslar yayınlamıştır: üzerinde değişiklik yapılmış özgür yazılımın kodda yapılan değişikliklerle birleşimini yöneten ve yapılan değişiklikler için kaynak kodun yayınlanmasının gerekmediği GNU Kısıtlı Genel Kamu Lisansı (LGPL), barındırılan yazılıma erişimin satışını kapsayan GNU Affero Genel Kamu Lisansı (AGPL) veya özgürlük ilkelerini yazılım belgelemesine genişleten GNU Özgür Belgeleme Lisansı (FDL) gibi. Buna ek olarak, FSF üçüncü taraf lisansları lehine veya aleyhine tavsiyelerde bulunur ve GPL-Violations.org gibi bağlı projeler şüpheli ücretsiz lisans ihlallerini araştırır.
FSF, reddettiği kısıtlayıcı telif hakkı ilkesinin aksine, özgür bir lisansın yazılımların değiştirilmiş türevleri için de geçerli olduğu ilkesini copyleft olarak adlandırır. Bu nedenle ana fikir, takip eden kısıtlamaları önlemek için bir yazılım lisansının özgürlükçü ilkelerini, yazılımın gelecekteki türevlerine mümkün olduğunca sınırsız bir şekilde aktarmaktır.
Kulağa açık ve basit gelmesine rağmen uygulamada önemli güçlüklere yol açmaktadır, bu nedenle eleştirmenler, sonraki sürümlere aktarılması nedeniyle copyleft ilkesini sıklıkla “viral” olarak adlandırmaktadır.
Örneğin, söylenenlerden, her iki lisans da aynı anda sonraki ürüne aktarılamayacağından, farklı copyleft lisansları altında lisanslanan iki yazılım bileşeninin birbiriyle birleştirilemeyebileceği anlaşılmaktadır. Bu, aynı lisansın farklı sürümleri için bile geçerli olabilir!
Bu nedenle, daha yeni lisanslar veya lisans sürümleri artık copyleft’e bu kadar katı bir şekilde sarılmamaktadır. Halihazırda bahsedilen GNU Kısıtlı Genel Kamu Lisansı (LGPL), bu anlamda, sözümone _kütüphaneler ile sıklıkla yapıldığı gibi, özgür yazılımı “özgür olmayan” bileşenlerle bağlayabilmek için bir imtiyazdır. Kitaplıklar, çeşitli diğer programlar tarafından kullanılan yordam veya altyordamlar içerir. Bu, sahipli yazılımın özgür bir kitaplıktan böyle bir altyordamı çağırması gibi yaygın olan bir duruma yol açar.
Lisans çakışmalarını önlemenin başka bir yolu, bir yazılımın farklı lisanslar altında lisanslandığı çift lisanslamadır, ör. bir özgür lisans ve bir sahipli lisans. Tipik bir örnek olarak, bir yazılımın yalnızca copyleft kısıtlamalarına saygı duyulduğunda kullanılabilecek özgür bir sürümünün olması ve öte yandan yazılımın geliştirilmesini finanse etmek amacıyla lisans sahibini belirli kısıtlamalardan kurtaran, yazılımı farklı bir lisans altında bir ücret karşılığında elde etmek için kullanılabilecek alternatif bir teklif sunulması gösterilebilir.
Buradan yazılım projeleri için lisans seçiminin çok dikkatli yapılması gerektiği açıkça anlaşılmalıdır, çünkü, diğer projelerle işbirliği, diğer bileşenlerle birleştirilebilirlik ve ayrıca kendi ürününün gelecekteki tasarımı buna bağlıdır. Copyleft, geliştiricilere bu açıdan özel zorluklar sunar.
Açık Kaynak Tanımı ve Müsamahakar Lisanslar
Açık kaynak tarafında, başlıca lisans sorunlarıyla ilgilenen yapı, Eric S. Raymond ve Bruce Perens tarafından 1998’de kurulan Open Source Initiative (OSI)'dir. Ayrıca, yazılım lisanslarının Açık Kaynak Tanımı ile uyumlu olup olmadığını kontrol etmek için standart bir yöntem geliştirmiştir. Şu anda OSI internet sitesinde tanınmış 80’den fazla açık kaynak lisansı bulunabilir.
Burada ayrıca copyleft ilkesiyle açıkça çelişen lisansları “OSI onaylı” olarak listelemektedirler, özellikle de BSD lisansları grubu gibi. Berkeley Software Distribution (BSD), ilk olarak Berkeley Üniversitesi’nde geliştirilen ve daha sonra NetBSD, FreeBSD ve OpenBSD gibi ücretsiz projelere yol açan Unix işletim sisteminin bir çeşididir. Bu projelerin temelindeki lisanslara genellikle müsamahakar denir. Copyleft lisanslarının aksine, değiştirilmiş türevlerin kullanım koşullarını belirleme amacı taşımazlar. Bunun yerine, olası en büyük özgürlük, yazılımın düzenleyicilerini, düzenlemelere nasıl devam edileceğine karar verme konusunda yalnız bırakarak, örneğin, onları yayınlasalar da kapalı kaynak olarak ele alıp ticari olarak dağıtsalar da, yazılımın mümkün olduğunca geniş bir alana dağıtılmasına yardımcı olmalıdır.
Basitleştirilmiş BSD Lisansı veya FreeBSD Lisansı olarak da adlandırılan 2-Maddeli BSD Lisansı, böyle bir müsamahakar lisansın ne kadar kısaltılabileceğini kanıtlamaktadır. Geliştiricileri yazılımın neden olduğu hasarlardan kaynaklanan sorumluluk iddialarından koruyan standartlaştırılmış sorumluluk maddesine ek olarak, lisans yalnızca aşağıdaki iki kuraldan oluşur:
Değişiklik yapılsın veya yapılmasın, kaynak ve ikili biçimlerde yeniden dağıtıma ve kullanıma aşağıdaki şartların karşılanması koşuluyla izin verilir:
Kaynak kodunun yeniden dağıtımlarında yukarıdaki telif hakkı bildirimi, bu şartlar listesi ve aşağıdaki sorumluluk reddi beyanı bulunmalıdır.
İkili biçimde yeniden dağıtımlar, dağıtımla birlikte sağlanan belgelerde ve/veya diğer materyallerde yukarıdaki telif hakkı bildirimini, bu şartlar listesini ve aşağıdaki sorumluluk reddini yeniden üretmelidir.
Creative Commons
FLOSS’un başarılı geliştirme konsepti ve sonucunda oluşan teknolojik ilerleme, açık kaynak ilkesini teknik olmayan diğer alanlara aktarma girişimlerine yol açtı. Bilginin hazırlanması ve sağlanmasıyla karmaşık görevlerin çözümündeki yaratıcı işbirliği, artık genişletilmiş, içerikle ilgili açık kaynak ilkesinin delili olarak görülmektedir.
Bu, iş sonuçlarının paylaşılabileceği ve işlenebileceği bu alanlarda da güvenilir temeller oluşturma ihtiyacını doğurdu. Mevcut yazılım lisansları bunun için pek uygun olmadığından, bilimsel çalışmalardan sayısallaştırılmış sanat eserlerine kadar spesifik isterleri “açık kaynak ruhuyla” benzer şekilde kullanışlı lisanslara dönüştürmek için çok sayıda girişimde bulunuldu.
Bugün bu türdeki açık ara en önemli girişim olan Creative Commons (CC), ilgi alanlarını şu şekilde özetlemektedir:
Creative Commons, ücretsiz yasal araçlar temin ederek yaratıcılığın ve bilginin paylaşılmasını ve yeniden kullanılmasını sağlayan küresel bir kâr amacı gütmeyen kuruluştur.
Creative Commons ile hakların belirlenmesi meselesi, dağıtıcıdan eser sahibine geri döner. Bir örnek: Geleneksel yayıncılıkta, bir yazar genellikle tüm yayın haklarını (basım, çeviri vb.) bir yayıncıya devreder ve yayıncı da eserin mümkün olan en iyi şekilde dağıtılmasını sağlar. İnternet sayesinde önemli ölçüde değişen dağıtım kanalları artık yazarı bu yayın haklarının çoğunu kendisinin kullanması ve çalışmasının nasıl kullanılabileceğine kendisinin karar vermesi konumuna getiriyor. Creative Commons bunu basit ve yasal olarak güvenilir bir şekilde belirleme fırsatı vermektedir, ancak Creative Commons daha fazlasını istemektedir: yazarlar eserlerini genel bir değiş tokuş ve işbirliği sürecine katkı olarak sunmaya teşvik edilmektedir. Yazara gerektiğinde başkalarına devredebilecekleri tüm hakları veren geleneksel telif hakkının aksine, Creative Commons tam tersi bir yaklaşımı benimser: yazar eserini topluluğun kullanımına sunar, ancak eseri kullanırken dikkate alınması gereken bir dizi özellik arasından dilediklerini seçebilir — ne kadar çok özellik seçerse, lisans o kadar kısıtlayıcı olur.
Ve böylece CC’nin “Lisans Seç” ilkesi, yazara adım adım her bir özelliği sorar ve en sonunda yazarın esere metin ve simge olarak atayabileceği önerilen lisansı oluşturur.
Daha iyi anlaşılması için, CC tarafından sunulan altı olası kombinasyon ve lisansa genel olarak şöyle bakılabilir:
- CC BY (“Atıf”)
-
Yazarın adını verdiği sürece herhangi bir kimsenin eseri düzenlemesine ve dağıtmasına izin veren ücretsiz lisans.
- CC BY-SA (“Atıf-AynıLisanslaPaylaş”)
-
CC BY gibi, ancak değiştirilen çalışma yalnızca aynı lisans altında dağıtılabilir. İlke, copyleft’i hatırlatıyor, çünkü lisans burada da “miras alınıyor”.
- CC BY-ND (“Alıntı-Türetilemez”)
-
CC BY gibi, ancak çalışma yalnızca değiştirilmeden aktarılabilir.
- CC BY-NC (“Atıf-GayriTicari”)
-
Eser, yalnızca ticari olmayan koşullarda, yazar adı verilerek düzenlenebilir ve dağıtılabilir.
- CC BY-NC-SA (“Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş”)
-
BY-NC gibi, ancak çalışma yalnızca aynı koşullar altında paylaşılabilir (yani copyleft benzeri bir lisans).
- CC BY-NC-ND (“Alıntı-GayriTicari-Türetilemez”)
-
En kısıtlayıcı lisans: dağıtıma, yazarın atfedilmesiyle, ancak yalnızca değiştirilmeden ve ticari olmayan koşullar altında izin verilir.
Açık Kaynakta İş Modelleri
Geriye dönüp bakıldığında, FLOSS’un zaferi, ekonomik kısıtlamalardan bağımsız ve parasal bağımlılıklardan kurtulmuş olarak çalışmalarını genel halkın hizmetine sunan teknoloji düşkünü idealistlerin bir taban hareketi gibi gözüküyor. Aynı zamanda, FLOSS ortamında milyarlarca dolar değerinde şirketler ortaya çıktı; sadece bir tanesini belirtmek gerekirse, 1993 yılında kurulan ve yıllık 3 milyar doların üzerinde satış yapan (2018) ve 2018 yılında BT devi IBM tarafından devralınan ABD şirketi Red Hat.
Öyleyse, yüksek kaliteli yazılımın özgür ve çoğunlukla özgür dağıtımı ile oluşturucuları için iş modelleri arasındaki gerilime bir göz atalım, çünkü bir şey açık olmalı: Sayısız yüksek nitelikli özgür yazılım geliştiricisi de para kazanmalıdır. Bu nedenle, aslında hiçbir ticariliği olmayan FLOSS ortamı, kendi evrenini korumak için sürdürülebilir iş modelleri geliştirmelidir.
Özellikle yeni başlatılan daha büyük projeler için ortak bir yaklaşım, kitle fonlaması, yani Kickstarter gibi bir platform aracılığıyla para bağışlarının toplanmasıdır. Buna karşılık, bağışçılar, başarı durumunda geliştiricilerden önceden tanımlanmış bir bonus alırlar, başka bir deyişle daha önce tanımlanmış hedeflere ulaşılırsa, ürüne veya özel özelliklere sınırsız erişim gibi.
Diğer bir yaklaşım ise ikili lisanslamadır: ücretsiz yazılım paralel olarak daha kısıtlayıcı ve hatta sahipli bir lisans altında sunulur ve bu da müşteriye daha kapsamlı hizmetleri garanti eder (hata durumunda yanıt süreleri, güncellemeler, belirli platformlar için sürümler vb.). Pek çok örneğin arasından biri, GPL kapsamında geliştirilmekte olan ve ticari müşterilere sahipli bir lisans altında bir “İşletme Sürümü” sunan ownCloud'dur.
Bir başka yaygın FLOSS iş modeli örneği olarak ownCloud’u tekrar ele alalım: profesyonel hizmetler. Birçok şirket, karmaşık ve kritik yazılımları güvenilir ve her şeyden önce güvenli bir şekilde kurmak ve çalıştırmak için gerekli kurum içi teknik bilgiye sahip değildir. Bu nedenle danışmanlık, bakım veya yardım masası gibi profesyonel hizmetleri doğrudan üreticiden satın alırlar. Şirket, işletme risklerini üreticiye devrettiği için yükümlülük konuları da bu kararı vermede rol oynamaktadır.
Bir yazılım kendi alanında başarılı ve gözde olmayı başarırsa, müşteriler bu yazılımı kullanırken imtiyazlı konumunu ortaya koyan, teşhir ürünleri veya sertifikalar gibi çevresel para kazanma olanaklarını satın alırlar. Örneğin öğrenme platformu Moodle, bilgilerini potansiyel müşterilere belgeleyen eğitmenlerin sertifikalandırılmasını sağlar ve bu, sayısız diğer örnekten sadece bir tanesidir.
Hizmet Olarak Yazılım (SaaS), özellikle internet tabanlı teknolojiler için başka bir iş modelidir. Burada bir bulut sağlayıcı, sunucularında Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) veya İçerik Yönetim Sistemi (CMS) gibi bir yazılım çalıştırır ve müşterilerinin bu yüklü uygulamaya erişmesine izin verir. Bu, müşteriyi yazılımın kurulumundan ve bakımından kurtarır. Karşılığında müşteri, örneğin kullanıcı sayısı gibi çeşitli değişkenlere göre yazılımın kullanımı için ödeme yapar. Kullanılabilirlik ve güvenlik, iş açısından kritik etkenler olarak önemli birer rol oynarlar.
Son olarak, müşteriye özel özellikleri siparişe göre özgür yazılım için geliştirme modeli, özellikle küçük projelerde yaygındır. Daha sonra, bu özelliklerle nasıl devam edeceğine karar vermek genellikle müşteriye bağlıdır, yani bunları kendi iş modelinin bir parçası olarak serbest mi bırakacağı yoksa kilit altında mı tutacağı gibi.
Bir şey netleşmeliydi: Özgür yazılım genellikle ücretsiz olarak mevcut olsa da, çevrelerinde, dünya çapında sayısız serbest çalışan ve şirket tarafından çok yaratıcı bir biçimde sürekli olarak değiştirilen ve genişletilen çok sayıda iş modeli yaratılmıştır; ve bu da sonuç olarak FLOSS hareketinin devam eden varlığını garanti altına almaktadır.
Kılavuz Alıştırmalar
-
Richard Stallman ve Özgür Yazılım Vakfı tarafından tanımlanan “dört özgürlük” özetle nelerdir?
özgürlük 0
özgürlük 1
özgürlük 2
özgürlük 3
-
FLOSS kısaltması ne anlama geliyor?
-
Bir özgür yazılım geliştirdiniz ve yazılımın kendisinin ve aynı zamanda ona dayalı gelecekteki tüm çalışmaların da özgür kalmasını sağlamak istiyorsunuz. Hangi lisansı seçersiniz?
CC BY
GPL sürüm 3
2-Maddeli BSD Lisansı
LGPL
-
Aşağıdaki lisanslardan hangilerini müsamahakar, hangilerini copyleft olarak adlandırırsınız?
Basitleştirilmiş BSD Lisansı
GPL sürüm 3
CC BY
CC BY-SA
-
Bir internet uygulaması yazdınız ve özgür bir lisansla yayınladınız. Ürününüzle nasıl para kazanabilirsiniz? Üç olasılık adlandırın.
Keşif Alıştırmaları
-
Aşağıdaki uygulamalar hangi lisans (sürüm dahil) altında mevcuttur?
Apache HTTP Server
MySQL Community Server
Wikipedia makaleleri
Mozilla Firefox
GIMP
-
Yazılımınızı GNU GPL v3 altında yayınlamak istiyorsunuz. Hangi adımları izlemelisiniz?
-
Sahipli bir yazılım yazdınız ve bunu GPL sürüm 3 kapsamında özgür yazılımla birleştirmek istiyorsunuz. Bunu yapmanıza izin veriliyor mu ya da nelere dikkat etmelisiniz?
-
Özgür Yazılım Vakfı neden GNU Affero Genel Kamu Lisansı'nı (GNU AGPL), GNU GPL’ye ilave olarak yayınladı?
-
“İşletme Sürümü” olarak da, yani ücretli bir sürüm olarak sunulan üç özgür yazılım örneğini adlandırın.
Özet
Bu derste şunları öğrendiniz:
-
Özgür ve açık kaynak yazılım (FLOSS) arasındaki benzerlikler ve farklılıklar
-
FLOSS lisansları, önemi ve sorunları
-
Copyleft ve müsamahakar lisanslar
-
FLOSS iş modelleri
Kılavuz Alıştırmaların Cevapları
-
Richard Stallman ve Özgür Yazılım Vakfı tarafından tanımlanan “dört özgürlük” özetle nelerdir?
özgürlük 0
yazılımı çalıştırma
özgürlük 1
yazılımı inceleme ve değiştirme (kaynak kodu)
özgürlük 2
yazılımı dağıtma
özgürlük 3
değiştirilmiş yazılımı dağıtma
-
FLOSS kısaltması ne anlama geliyor?
Ücretsiz/Özgür Açık Kaynak Yazılım
-
Bir özgür yazılım geliştirdiniz ve yazılımın kendisinin ve aynı zamanda ona dayalı gelecekteki tüm çalışmaların da özgür kalmasını sağlamak istiyorsunuz. Hangi lisansı seçersiniz?
CC BY
GPL sürüm 3
X
2-Maddeli BSD Lisansı
LGPL
-
Aşağıdaki lisanslardan hangilerini müsamahakar, hangilerini copyleft olarak adlandırırsınız?
Basitleştirilmiş BSD Lisansı
müsamahakar
GPL sürüm 3
copyleft
CC BY
müsamahakar
CC BY-SA
copyleft
-
Bir internet uygulaması yazdınız ve özgür bir lisansla yayınladınız. Ürününüzle nasıl para kazanabilirsiniz? Üç olasılık adlandırın.
-
Çift lisanslama, ör. ücretli bir “İşletme Sürümü” sunarak
-
Barındırma, hizmet ve destek sunarak
-
Müşteriler için sahipli özellikler geliştirerek
-
Keşif Alıştırmalarının Cevapları
-
Aşağıdaki uygulamalar hangi lisans (sürüm dahil) altında mevcuttur?
Apache HTTP Server
Apache Lisansı 2.0
MySQL Community Server
GPL 2.0
Wikipedia makaleleri (İngilizce)
Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş lisansı (CC-BY-SA)
Mozilla Firefox
Mozilla Kamu Lisansı 2.0
GIMP
LGPL 3
-
Yazılımınızı GNU GPL v3 altında yayınlamak istiyorsunuz. Hangi adımları izlemelisiniz?
-
Gerekirse, örneğin bir telif hakkı feragatnamesi ile işverene karşı kendinizi güvenceye alın, böylece lisansı belirtebilirsiniz.
-
Her dosyaya bir telif hakkı duyurusu ekleyin.
-
Yazılımınıza tam lisans metnini içeren
COPYING
(kopyalama) adlı bir dosya ekleyin. -
Her dosyada lisansa bir atıf ekleyin.
-
-
Sahipli bir yazılım yazdınız ve bunu GPL sürüm 3 kapsamında özgür yazılımla birleştirmek istiyorsunuz. Bunu yapmanıza izin veriliyor mu ya da nelere dikkat etmelisiniz?
Özgür Yazılım Vakfı’nın SSS’leri bu konuda bilgi sağlamaktadır: Sahipli yazılımınız ile özgür yazılım birbirinden ayrı kaldığı sürece kombinasyon mümkündür. Ancak, bu ayrımın teknik olarak teminatlı ve kullanıcılar için fark edilebilir olduğundan emin olmalısınız. Özgür yazılımı ürününüzün bir parçası olacak şekilde entegre ederseniz, ürünü de copyleft ilkesine göre GPL kapsamında yayınlamanız gerekir.
-
Özgür Yazılım Vakfı neden GNU Affero Genel Kamu Lisansı'nı (GNU AGPL), GNU GPL’ye ilave olarak yayınladı?
GNU AGPL, özellikle sunucuda barındırılan bir özgür yazılımda ortaya çıkan bir lisans boşluğunu kapatır: Bir geliştirici yazılımda değişiklik yaptığında, programa erişime izin verdiği ancak GPL anlamında “yeniden dağıtım” yapmadığı için, yaptığı bu değişiklikleri GPL kapsamında erişilebilir kılmakla yükümlü değildir. GNU AGPL ise yazılımın tüm değişikliklerle birlikte indirilebilir hale getirilmesini şart koşar.
-
“İşletme Sürümü” olarak da, yani ücretli bir sürüm olarak sunulan üç özgür yazılım örneğini adlandırın.
MySQL, Zammad, Nextcloud